MANİFESTO

Giriş

Tanımlanış şekliyle Kıbrıs sorununun bir kez daha çözümsüzlüğe mahkum olduğu; 21. Yüzyılın ortaya çıkardığı yeni gereksinmeler ve her koşulda dünya ile bütünleşme gereğinin ortaya çıkardığı ihtiyaç ile yıllardan beridir süregelen düzenin sürdürülemez bir noktaya geldiği gerçeğinden hareket ederek yapmış olduğumuz değerlendirme sonucunda;

Siyasetin ve siyasetçinin bölgeciliğe dayalı partizanlık ve bireye hoş görünme çabalarıyla dibe vuracak kadar itibarsızlaştığı;

Toplumun farklı sosyal sınıfları arasındaki gerek ekonomik gerekse yaşam kalitesi açısından farklılıkların arttığı;

Devletten, iktidardan nemalanmanın birçok alan için normal bir beklenti haline geldiği;

Toplumun farklı sosyal sınıfları arasındaki gerek ekonomik gerekse yaşam kalitesi açısından farklılıkların arttığı;

Türkiye’nin sürekli büyüyen mali katkılarının doğru hedeflere yönlenmeyişi ve yapılan bu katkıların siyasilerimiz tarafından siyasal rant hesabı ile sahiplenilmeye çalışılması;

Esnaf ve zanaatkarların iş yapamaz duruma geldiği;

Zenginin daha zengin fakirin daha fakir olma sürecine girildiği;

Kıbrıs sorununa yeni yaklaşımların artık bir zaruret haline geldiği;

Demokratik yapıda yerel yönetimlerin etkilerinin azalması, kendi öz kaynaklarını yeterince değerlendirememeleri, demokratik ve mali denetim için yasal mekanizmalarının yetersizliği;

Toplumsal alanının bütününde kuralsızlığın egemen olduğu, mutsuzluğun her alanda şiddetle dışa vurduğu, “gemisini kurtaran kaptan” inancının güçlenmesiyle toplumsal geminin batma yolunda hızla yol aldığı bu ortamda, siyasi partilere düşen görevler vardır.

Hepimiz ve özelikle siyaset alanı kabul etmeli ki; Yıllarca “Türkiye versin biz idare edelim” mantığıyla üzerimize serpilen ölü toprağının ağırlığı altında ezildik, fikir üretmekten uzaklaştık, günü birlik yaşamayı tercih ettik. Nasıl olsa “Türkiye çözer” düşüncesini siyasetin normu haline getirdik.

Ancak tüm olumsuzluklara rağman içinde bulunan bu sürdürülemez durumun olumsuz etkilerinin en azından bazı alanlarda farkına varan, rahatsız olan ve bu yüzden seslerini yükselterek, şikayetlerini dile getirerek farkındalığı artıran farklı sivil toplum örgüt ve hareketlerinin de varlığı da yadsınamaz.

Özellikle genç kesimden daha fazla özgürlük , daha fazla demokrasi, daha fazla insan hakları , daha fazla eşitlik ve daha fazla adalet taleplerinin yükselmesi Demokrat Parti’nin de bu toplumsal gelişmeleri göz önünde bulundurarak politika ve vizyon yenilemesinin motivasyonu olmuştur..

Toplumsal duyarlılıkları çok daha insan, çok daha özgürlük çok daha demokrasi merkezli yeni bir nesil yetişmektedir. Bu neslin öncelikli kaygısı özgürlük, demokrasi, insan hakları, eşitlik, adalet ve ekolojik dengedir.

Bazı alanlarda dünyadan izole edilmiş bir yaşam sürmekte olsak da içinde yaşadığımız çağda saniyeler içerisinde bireysel ve topluca iletişim kurulup sosyal medya üzerinden fikirler, düşünceler anında paylaşılmakta global çapta eylem ve etkinlikler düzenlenebilmektedir.

Hızla akıp giden yaşantımız içerisinde fark edemediğimiz ancak süratle yaşanan bu gelişmeler Demokrat Parti’nin de yeni neslin taleplerine ayak uyduracak değişiklikleri kendi bünyesi içinde ele alması zorunluluğunu ortaya çıkartmıştır.

Buna bağlı olarak ilk kez halkımızla 2015 Temmuz ayında paylaşmış olduğumuz vizyonumuzu daha geliştirerek ve daha güçlü bir şekilde

Daha fazla demokrasi

Daha fazla adalet

Daha fazla eşitlik

Daha fazla insan hakları

Daha fazla özgürlük

Daha fazla canlı hakları

Daha ekolojik bir yaşam üzerine kurulu manifestomuzu hazırladık