MANİFESTO

Eğitim

Eğitimde yeniden yapılanma yerelleşme

Ülkemizde eğitim alanında yaşanan sorunlar çok boyutludur. Bütün sorunları burada tekrar etmenin anlamı yoktur.

Ancak içinde bulunulan durumdan ne öğretmenlerin, ne yöneticilerin ne velilerin memnun olduğunu söyleyemeyiz. Bunun doğal sonucu ise öğrencilerimizin uğradığı mağduriyettir.

Eğitimde yeniden yapılanma kaçınılmazdır. Müfredattan tutun da sınav ağırlıklı sistemin dayattığı sorunlara, bütçe yetersizliğine kadar bir çok sorun masaya yatırılmalıdır.

Ancak bu uzun süreli yeniden yapılanma programına geçmeden önce eğitim alanında 3 ana temel unsur etrafında pilot uygulama başlatılmalıdır. Bu ilkeler;

a) Demokratikleşme

b) Yerelleşme/yerinden yönetim

c) Fırsat Eşitliğidir.

Okulların yönetimi veliler, öğretmenler ve Yerel Yönetimlere devredilecekti..

Farklı sosyo-ekonomik, demografik özellikler gösteren ve tercihen farklı bölgelerde bulunan 3 veya 4 okulda Pilot Uygulamaya geçip, okul yönetimin ağırlıklı olarak velilerden oluşan, okul Müdürlüğü, öğretmen ve Yerel Yönetim temsilcisinin de yer alacağı Okul Yönetim Kuruluna devir yapılacaktır.

Seçilen okullarda gerçek öğretmen ihtiyacı ve diğer mali ihtiyaçlar temel alınarak oluşturulacak bütçeleri Okul Yönetim Kurulları yönetecektir..

Okulların günlük ihtiyaçları ile ilgilenecek, sorunları saptayıp çözmeye çalışacak olan Okul Yönetim Kurulları olmalıdır.

Hedefimiz Milli Eğitim Bakanlığını günlük okul işlerine karışan, müdahale eden ve sorunları çözmeye çalışan verimsiz bir kurum olmaktan çıkarıp eğitime yön veren temel politikaları belirleyen verimli bir kurum haline getirmektir.

Falanca okuldaki “bozuk tuvaletin” tamiri Eğitim Bakanlığının uğraşı olmamalıdır. Okul Yönetim Kurulları okulların yönetiminde tam anlamıyla sorumlu hale getirilmeli, bütçeleri kontrol edilmeli ve ek kaynak yaratmalarına fırsat verilmelidir. Eğitim Bakanlığının bir görevi de her okulun performans değerlendirmesi olmalıdır.

Yükseköğretim ve Akademik Personel

DAÜ’nün zamanında doğru bir kararla kuruluşu ile Yükseköğretim sektörünün temelleri atılan ülkemizde bugün, bu sektör gerek ekonomik gerekse kültürel ve sosyal alanlarda önemli bir yer tutmaktadır.

Sektör global rekabete açık bir sektördür. Doğru bir düzenlemeyle de ülkemize girdileri çok yüksek miktarlarda olabilir. Sektörü global piyasada avantajlı duruma getirebilmek için devlet sürekli tedbirler almıştır.

Son olarak 30 Mart 2009 tarihli “Yükseköğretim Kurumları Mali Düzenleme Yasası”ile ülkemizde başka hiçbir sektöre tanınmayan muafiyetler, Yükseköğrenim sektörüne tanınmıştır.

Ancak yaptığımız analiz ve değerlendirmeler, bu muafiyetlerin hedeflediği ekonomik getirilerin toplumun geniş kesimlerine yayıldığını göstermemektedir.

Sektörle ilgili bütünlüklü bir yaklaşım mutlaka ele alınmalı YÖDAK yasası yeniden ele alınarak gerçek anlamda özgür bir yönetim oluşturulmalıdır.

Sektörle ilgili öncelikli hedeflerimiz;

a) Eğitim Kalitesinin artması

b) Sektör girdilerinin toplumda daha adil bir şekilde paylaşımı

c) Sektörel desteğin amacına uygun bir şekilde kullanımının sağlanması

d) Sektörde çalışan özellikle akademik personele iş güvencesi ve sürekliliğinin sağlanması

e) Akademik özgürlüklerin güvence altına alınması

f) Öğrenci Birlik/Konseylerinin Oluşturulması ve yönetime etkin katılımlarının sağlanmasıdır

Yükseköğretimde kaliteyi artırmak ancak iş güvencesi, sürekliliği ve akademik özgürlüğe sahip akademisyenlerle, eğitim almak için kaydolan öğrencilerin eğitim düzeyleri ve bu vizyona sahip eğitim yöneticilerin birlikteliğiyle başarılabilir.

Sağlık

Eğitim politikamıza şekil veren temel ilkelerimiz sağlık politikamızda için de geçerlidir.

Bunlar:

a) Demokratikleşme

b) Yerelleşme/yerinden yönetim

c) Fırsat Eşitliğidir.

Hastanelerin yönetimini demokratikleştirip Hasta Hakları temsilcilerinin ve yerel yönetim temsilcilerinin hastane yönetiminde yer almalarını sağlayacağız.

Türkiye Cumhuriyetinin katkılarıyla yapılacak modern yeni bir hastanenin yanı sıra, önleyici sağlık politikalarını geliştirmek önceliğimiz olacaktır.

Sağlıkta, önleyici politikalara ek olarak hastanelerimize yığılmayı önleyici sisteme geçmemiz gerekmektedir.

Birleşik Krallıkta olduğu şekliyle “mahalle doktorları” veya “bölge sağlık merkezleri” oluşturarak ilk tetkikin buralarda yapılmasını sağlayacağız.

Hastanelerimizi baş ağrısı hapı için reçete yazmak durumunda kalan kurumlar olmaktan çıkıp gerçek işlevlerine kavuşturmamız gerekmektedir.