MANİFESTO

Ekonomi Paketi

Temel Hedefler

Refahın adil paylaşımını sağlamak

Dışa bağımlılığı azaltmak

Yerel Vergi Yöntemine geçmek

Demokratik hesap verebilir enstrümanlarının kullanılmasını sağlamak

İkamet ve mülk sahipliği bazında de-facto nüfusu kayıt altına almak

Vergi tabanını genişletmek

Temel ilkeler

Üretimden değil tüketimden vergi almak

Gelir Vergisinin kaldırılması

Varlık Vergisi uygulanmasına geçiş

Verginin demokratik bir denetim aracı haline gelmesini sağlamak

Herkesten varlığı kadar almak herkese mümkün olduğunca ihtiyacı kadar sağlanmalı

Toplumsal Refah ve Gelir Vergisi

KKTC Maliye Bakanlığı verilerine göre 2015 yılında toplanması hedeflenen toplam gelir vergisi 461 Milyon TL civarındadır (676 Milyon TL 2017 yılı için). Bu toplam miktarın 200 Milyon TL’si kamu sektörü ve KİT çalışanlarından gelmekte, 260 Milyon TL’si özel sektör çalışanlarından gelmektedir. Kurumsal vergilerin toplamı ise 2015 yılı için 215 Milyon TL olarak öngörülmektedir (280 Milyon 2017)

KKTC 2013 EKONOMi DURUM raporuna göre ülkemizdeki Nominal Milli Gelir, 2013 yılı itibarıyla 7.8 Milyar TL iken 2015 yılına kadar da %8’lik bir büyüme beklendiğinden toplam 8.4 Milyar TL olması gerekmektedir.

Yine ayni rapora göre 2015 yılında kişi başına düşen GSYH 17.220 $ olacağı tahmin edilmektedir.

Bu verilerle ilgili iki ana problematik bulunmaktadır. Bunlardan bir tanesi gerek kişi başına düşen gelir, gerekse Milli Gelirle toplanması hedeflenen gelir vergisi arasındaki uçurumdur.

Bir diğer problematik ise gerek ortalama gelirin gerekse Milli Gelir’in gerçekte toplumdaki dağılımıdır. Toplumun büyük bir bölümün yıllık 17.220 $ gibi geliri olmadığı aşikardır.

Ortalama gelirle ilgili bir örnek üzerinden gidecek olursak;

Toplam nüfusun 10 kişi olduğu bir toplulukta her bir birey 1000 TL kazanırsa,

10 x 1000 =10.000/10=1000 TL ortalama gelir olduğu ve bunun her bir birey arasında eşit bir şekilde dağıldığını görürüz.

Halbuki yine toplam 10 kişilik nüfusta 9 kişi 200 TL ve 1 kişi 8200 TL kazanırsa, bu toplumda da ortalama gelir 9 x 200 + 1 x 8200/ 10 = 1000 TL olur. Ancak bireyler arasındaki dağılım bu örnekte büyük bir eşitsizlik gösterir. Bir yanda az kazanan büyük çoğunluk diğer yanda çok kazanan bir azınlığın mevcudiyeti söz konusu olur..

Özetle kişi başına düşen milli gelir de bu örneklerdeki ortalamaların hesaplandığı şekilde hesaplanmaktadır. Bu da gelirin büyük bir kısmının küçük bir azınlık tarafından, küçük bir kısmının ise büyük bir çoğunluk tarafından paylaşıldığının bir göstergesi olabilir.

Bizler birinci örnekte olduğu gibi mutlak bir eşitlik sağlama iddiası veya hayali içerisinde değiliz. Ancak vatandaşlarımızın refahtan pay alma oranları arasındaki farkın da ikinci örnekte olduğu gibi uçurumlarla ayrılmamasını istiyoruz.

Bugünkü durumla ilgili göstergeler ise, ikinci örnekte olduğu gibi küçük bir azınlığın pastanın büyük kısmını paylaştığı, büyük bir çoğunluğun ise küçük bir payı paylaşmak durumunda olduğu yönündedir.

Özetle; Devlet bugünkü verilere göre kişi başına düşen milli gelirden sadece %10 oranında dahi gelir vergisi alabilmiş olsaydı, bu rakam 493 Milyon $ civarı yani 1.281.000.000 TL civarında olacaktı.

Bugün bu rakam yani devletin toplayabildiği toplam gelir vergisi ise KKTC Maliye Bakanlığı verilerine göre, yukarıda da belirttiğimiz gibi 461 Milyon TL’dir.

Yani devlet ne toplaması gereken vergileri toplayabiliyor ne de toplanan vergilerin sonucunda adil bir sosyal devlet ortaya çıkabiliyor. Sistem çalışmıyor.

Ne toplanan vergiler adil olarak toplanabiliyor ne de refah adil olarak dağıtılabiliyor. Bu korkunç bir durumdur ve sürdürülmesine müsaade etmemelisiniz.

Bunun sonucunda da az kazanın çok, çok kazananın az vergi ödediği algısı toplumsal bir genel kanı olurken, devletin adil bir mekanizma olmadığı algısı da güçlenmektedir. Devlet kendi kurduğu sistemle kendine olan inancı, güveni sarsmaktadır.